KAFALAR HEP KARIŞIK
Mütevazi rock müziğin en kararsız 5’lisi onlar. Sen onlara kısaca YÖKŞ diyebilirsin. Eski albümlerini biz çok sevdik. Yeni albümleri piyasaya çıkmadan önce de nedir, ne değildi bir yoklayalım dedik…
Hikayenizin nasıl başladığını sormayacağım. Şuanda nasıl gidiyor yol? Hikayenin neresindesiniz ve ne derece memnunsunuz?
Genelde en başından sorulduğu için şimdiki zaman ve gelecek konuları kaynar, şimdiki zaman ise aslında en önemlisidir. Biz şuan hikayenin giriş bölümünün sonlarındayız, gelişme bölümündeki konularımızı oluşturuyoruz. Bu zamana kadar her şey şanslı ve kararsız ilerledi…
Hitap ettiği kitlenin bir anda büyümesi müzisyenlerin ruh sağlığı açısından olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Siz bu konuda güzel bir denge tutturmuş gibisiniz. Lisede gitar çaldığınız günlerden, bugünlere… Dürüst olun, kendinizi ne kadar “artist” hissediyorsunuz?
Biz artistliği beceremeyen bir grubuz, artık bu konuda kararlıyız. Bu bizim kendimize hikayenin en başında sorduğumuz bir soruydu; orta direk ailelerden gelmek, mahçup ve kibar yetişmek, evinde tarhana çorbası içmek rock starlıktan çok çok uzak eylemler. Bunu belki sahneye yansıtmazsın fakat bireysel olarak özümüz bu yapacak bir şey yok.
Aileleriniz ne düşünüyor sizler için merak ediyorum. Bilhassa anneler böyle durumlarda hem çok endişeli olur, hem de en büyük desteği verirler. Anneleriniz bu 5 kararsız adamın şarkılarını ezberledi mi?
Bu her rock grubuna, bilhassa yerel metal gruplarına sorulası bir soruymuş. Çok beğendim. Annelerimiz hala sırtımıza havlu koyası, konser öncesi ada çayı içiresi bir konumdalar. Şu bir gerçek ki anneni ikna edebildiğin her iş kitlelere ulaşır. İkna olmaya yakın durumda bizimkiler de, çok yaşasınlar…
İlk albüm sizin için başarılı bir adım mıydı? Beklediğinizi alabildiniz mi ya da istediğinizi tam olarak sunabildiniz mi? Bu soruyu soruyorum çünkü ikinci albümden sonra hep “ilk albüm aceleye gelmişti” oluyor.
İkinci albümü henüz yapmadan söyleyebiliriz ki ilk albüm aceleye geldi, tespit çok doğru zira ilk albüm yapan bir gruba kimse yeterli yatırım da yapmıyor vakit de tanımıyor. Bu durum heyecan ve tecrübesizlikle de birleşince ortaya “ilk albüm” kavramı çıkıveriyor. Şarkıların dinlenip dinlenmemesi bir yana ilk albümünden memnun olan çok az grup tanıyorum. Bu tıpkı ilk yemeğini yapan bir aşçı veya ilk elbisesini diken bir terzi gibi; zamanla herkes, her iş olgunlaşıyor.
Kaset Zamanları karma albümünden Çektir Git şarkısını dinledik. Bir Mavi Sakal hayranı olarak parçayı size çok yakıştırdım. Şarkı seçimini nasıl yaptınız? Yeni coverlar düşünüyor musunuz?
Mavi Sakal’dan Çektir Git şarkısı proje içinde şans eseri bize denk geldi, iyi ki de denk geldi zira biz de hemen benimsedik. Zaten lise yıllarında grupça çaldığımız bir şarkıydı. Farklı ne yapabiliriz diye çalışınca da ortaya orjinalinden uzakta, minör ve funk bir cover ortaya çıktı. Sonuçtan biz de memnunuz.
Hep Lunapark kitabı için de bir parça yaptınız. Şarkınızı soundtrack olarak görünce Yökş’ün de bir kitabı olsa dedim. Mizah ve tespit yüklü şarkılarınızın yanında yazdığınız şiirler, hikayeler, farklı tarzda yazılar var mı?
Bu güzel düşünceniz için teşekkür ederiz, umarız ki fikirlerimiz gelecekte böyle fiziksel bir ürüne de dönüşür. Hep Lunapark kitabına soundtrack fikri kitabın yazarı Bahadır Cüneyt Yalçın’dan çıktı. Albüm lansmanımızı Şarkı Sergisi ile yaptıktan sonra neden kitap şarkısı da yazmıyoruz dedik ve ortaya Ah Lunapark şarkısı çıktı. Aylarca şarkı üzerine uğraştıktan sonra içimize sindiğini düşünüyoruz.
Kendi tasarım atkı, pena, bere, hatta Beni Kafana Takma şapkalarınız var. Karşımızda çok çalışkan bir YÖKŞ belediyesi bulunuyor. Yeni ürün çalışmalarınız var mı?
Yökş’e ait kurumsal bir kimlik yaratıp ona ait ürünler, projeler, etkinlikler ve söylemler yaratmak hoşumuza gidiyor. Profesyonelliğe doğru yaklaştıkça daha çok tasarlayacağız ve üreteceğiz de. Henüz bu ürün işleri biraz gerilla ilerliyor. Bir çok insanda şapkalarımız, penalarımız ve başka anı ürünlerimiz mevcut. İnsanların hayatına mp3’lerden çıkıp fiziksel olarak dahil olmak çok güzel. Hatırlandıkça ne mutlu bize…
Bir de t-shirt yakışmayan adam diye t-shirt yapın bence, ilk şarkıya selam olsun. Duyduğum kadarıyla ilk şarkınızı hiç sevmiyormuşsunuz. Doğru mu?
İlk şarkımıza tişört yapma fikri hala var doğru fakat şarkıyı sevmediğimiz pek doğru değil. Hatta hala konserlerde en gaz şarkımız olarak finallerde çalıyoruz. İlkler unutulmaz.
Yine de grup olarak, belki de sadece bir hissi kafanızdan atmak için, ilk şarkınızı yapmak ve artık onun sadece size değil, herkese ait oluşu… Nasıl hissettirmişti?
Bir fikrin bir problemin bir sorgunun şarkıya dönüşmesi ve onun artık dinleyen herkesin ortak olgusu olması muazzam bir doğa olayı. Bulaşıcı bir virüs gibi, kitlelere yayılan bir şarkı akımı bu. Bunda pay sahibi olmak, bunun parçası olmak çok keyifli.
İlk albümün tanıtımını ilgi çekici bir sergiyle yapmıştınız. Şarkı sergisi yeni albümde de olacak mı? Bu anlamda yeni projeleriniz nedir?
İlk albüm lansmanımızı bir şarkı sergisi ile yaptık, özetle her bir şarkımızı illüstrasyon sanatçılarını çizdirip sergide bu çizimleri şarkıları ile ziyaretçilere sunduk. Sonuç inanılmazdı, tecrübe eden herkes çok memnun ayrıldı. Yeni albümler için daha iyi bir fikir bulamazsak şimdilik en iyisi bu.
Son olarak, kararsız olmak neden güzel?
Kararsızlık aslında doğruyu beğenmeme durumu. Gündüz Vassaf’ın şöyle bir cümlesi ile cevap vermek istiyorum: “eğer kararlılık bize sunulan seçenekler çerçevesinde taktığımız at gözlükleriyle bostan kuyusunun etrafında dönüp dolanmak ise kararsız olmak, ben bu oyunu oynamak istemiyorum demektir.
*Röportaj 10Sayfa Dergisi mayıs sayısında yayınlanmıştır.