HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK

image1

Sıkı durun! Ferman Akgül’den yeni single, hikaye kitabı, yeni yarışma ve yetenek avı geliyor! Müjdemizi de isteriz. Manga yeni albüme girmeden eski günlere dönüp 5.elemanı bulma kararı aldı!
Manga grubunun solisti ve yoluna artık solo olarak da devam eden Ferman Akgül’le yeni şirketi 06 Records’da müzikten, projelerinden, hayattan ve oğlu Aeron’dan konuştuk! Keyifli okumalar!

“İstemem Söz Sevmeni” için geç anlaşılacak bir şarkı olduğunu söylemiştiniz. O yüzden özellikle sormak istiyorum. Nasıl hislerle, nasıl gelişti yazım süreci?

Ben çoğunlukla melodiden şarkı yazıyorum. Vokal melodisi bulup üstüne sözleri oturtmaya çalışıyorum. En zoru da bu galiba. Çok nadirdir şiir gibi önce söz yazıp melodiye aktarmak. Burda zaten hazırda melodi, Yunan kökenli müziği vardı. Nakaratı mırıldanırken “ilelebet aşk” cümleciği çıktı ve onun etrafını kurguladım. Kimdir bu ilelebet aşk duyan adam, neleri söyleyebilir, ne hissedebilir, karşı tarafa nasıl seslenir, nelerden feragat edebilir? Bunları kurgulayıp madde madde üstüne ördüm hikayeyi.

Ferman Akgül’ün sözleri değil de kurguladığı adamın sözleri olarak düşünmemiz lazım yani.

Evet. İllaki vardır benim hayatımdan parçalar ama genel olarak kurgu. Bu da ilk defa yaptığım bir şey.

Yazım konusunda altın çağıma ulaştığımı hissediyorum diye bir tweet atmıştınız. Direkt bu şarkıdan kaynaklı mı yoksa birikimle mi böyle bir aşama var hissettiğiniz?
Sadece yaşadığım şeylerin üstüne yazmamın beni kısır bir döngğüye soktuğunu hissediyordum uzun zamandır. Hikayeler yazıyorum o hikayeleri yazabildiğim gibi şarkı sözü niye yazamıyorum diye kendimi çok sorguluyordum. Bu şarkı o döneme denk düştü. Kelimeleri, hikayeyi, adamı kurguladım. O yüzden beni çok mutlu etti. Heralde kendi yazım sürecimde bir evreye giriyorum diye düşündüm. Kendimi kandırıyor da olabilirim (gülüyor)

Hayır bence herkes hemfikir bu konuda 🙂

Manga’nın müziğinin evrilmesiyle Ferman Akgül’ün artık solo olarak da devam etmesi ve kendi müziği arasında nasıl bir değişim görüyorsunuz geriye dönüp bakınca?
Manga benim müzik karakterimin şarkı yazım karakterimin bir bölümü. Orda yazdığım şarkılar, verdiğimiz konserler farklı bir havada. O da vazgeçmek istemediğim bir durum ve kendimi orda da iyi hissediyorum ama onun dışında evde elimde gitar sürekli şarkı yazan da bir adamım. Minik minik, sade kalan şarkılar. Bu o sürecin bir başlangıcı. Kendimi öyle ifade etmek istediğim bir dönem. Klip de o yüzden bu kadar sade. Sadece gitar çalıyorum, şarkı yazıyorum. Kendimi bir yandan da böyle anlatmak istediğim, bu da var içimde ve bunu da paylaşmak istediğim bir dönem.

Kulaktan Kulağa programında dedenizin bir türküsünü söylemiştiniz. Bunun gibi farklı tatta çalışmalar düşünüyor musunuz yoksa bu çalışma gibi mi devam edecek yeni projeler?
Konserlerde türkü çalacağım. O düzenlemeler gibi, bazılarını alacağım konser için. Onun için ayrıca bir gitar bir piyano ile konser projesi de var. Yine köy köy dolaşacağız. Zor artık bu zamanda bu kadar dolaşabilmek ama zorlayacağım.

Zor demişken, tam da zor bir piyasanın içinde zor şartlar altında 06records’u kurdunuz. Artık kendim her şeyi yöneteyim gibi bir mantıkla mı kurdunuz yoksa işin içinde biri olarak plak şirketlerinin durumu yüzünden miydi bu karar?
Burası aslında eşimin kurduğu bir ofis. Onun ekibini ben aldım o beni çok destekledi bu konuda. Ben çok cesret edemedim ama 15 senedir bu sektörün içindesin, belki birçok fazla şey biliyorsun birçok plak şirketi sahibinden diye ama o role bürünmeden devam edeceğim. O yüzden Universal’la anlaştık. Benim yaptığım oluşumun büyük bir amiral gemiye ihtiyacı olacak. Orda da çok fazla hayal kurmak istemiyorum. Ben burayı sadece bir avcı şirket olarak yetenekleri bulmak üzere tasarladım. Yine Türkiye’yi gezeceğim. Onları bulup, direkt bir kapı açıp, onlarla ilgilenmek için bu şirketi kurdum. Bazı yarışmalar var onları artık kendim yapmak istiyorum. Birinin haklarını aldık. Haftaya Berlin’e yarışmanın finalini izlemeye gideceğim. Öyle bir şey ki hakikaten kafanızdaki vizyonu sizden daha iyi oturtabilecek biri olmadığı farkediyorsunuz. O yüzden bence zamanı geldi.

Manga tarafında yeni projeler var mı?

Manga bir single çıkaracak. Yeni bir proje daha var. O olursa eğer bir firmaya yeni bir şarkı yapıp eğlenceli bir proje üzerinde çalışacağız. Ayrıntılar netleşmediği için söyleyemiyorum. Onun dışında Birol Giray ile single yapıyoruz sonra Manga albüme girecek.

Albümle ilgili nasıl planlar var?
Biraz eskiyi özledik. Bizi yaptığımız işlerde akustik albümden beri eleştiriyorlar eski manga eski maga diye. Biz hiç eski manga diye görmüyorduk aslında bizim her şeyi denemek istediğimiz aç olduğumuz bir dönemdi. Hiç mutsuz ya da pişman değiliz.
Bu anlamda zaten yenilikçi bir grup bence Manga.
Kesinlikle ve öyle de olmak gerekiyor. Şimdi daha önce yaptığımız tarzda ve aslında daha önce dinleyip de dinlemeyi bıraktığımız grupları da özlediğimiz bir dönemdeyiz. O albümleri açıp dinliyoruz. Özledik ve oradaki yapıya dönme kararı aldık grup olarak. Yine beşinci eleman olabilir. Bunun için bir proje başlıyor ve bu insanın tanınmamış biri olmasını istiyoruz. Onunla birlikte yeni albüme gireceğiz.

Müzik dışı planlarınıza da gelelim biraz.
Orhan Pamuk’un kitabını beyazperdeye uyarlama hayaliniz varmış.
Bahsettiğim kitap Yeni Hayat. Benim heralde en sevdiğim romanlardan biridir. Öyle bir laf attım ortaya belki biri duyar çekmeye yeltenir diye ama sonra düşündüm mutlaka birileri Orhan Pamuk kitabını filme dönüştürmek senaryolaştırmak istemiştir. Bunun olmamasının da belli bir nedeni vardır gibi geliyor. Yeni Hayat her zaman benim bir köşemde ama okuduğum sinema birikimini başka bir yere aktarıyorum.

Sinema ve reklamcılık üzerine de eğitiminiz var. Bunlarla ilgili çalışıyor musunuz?
Reklamcılığı yarıda bıraktım çok zorladı beni bitiremedim. Ege’deki hocalarımdan özür dilerim ama çok kitap verdiler. Lisans eğitimim boyunca o kadar kitap okumamıştım. Ama sinema eğitimim için planlarım var. Biz çok teknik bir eğitim aldık. Üç sene yazım senaryo tarih derslerinden çok konu biriktirdim. Onları Blue Jean dergisinde de bir süre yazdım. O öyküleri geçen hafta basma kararı aldık. Öyküleri tekrar toparlıyorum. Mesela Osmanlı’da geçen bir cadı hikayesi var. Haziran’da öykü kitabını çıkaracağım.

Osmanlı’da geçen bir cadı hikayesi. Kulağa çok enteresan geliyor. Nerden geldi bu fikir?

Manga’dan gitaristimiz Yağmur’un Tırnala diye bir projesi vardı myspace zamanları. İsim nerden geliyor diye sormuştum. Bulgaristan’da 1800lerde geçen cadılarla ilgili bir hikaye anlatmaya başladı. araştırmaya başladım. Kitaplar, tezler, Evliya Çelebi’nin notlarını buldum ve yavaş yavaş yazmaya başladım. Hikayeyi kurguluyorum. Bir aşamaya getirirsem daha profesyonel birine verip romana ya da filme dönüşebilir.

Oyunculuktan da bahsedelim. Küçük Prens Müzikali’nde pilot rolünü aldınız. Projeye dahil olmanız nasıl gelişti? Oyunla ilgili ne hissediyorsunuz ve bu oyun size ne öğretti?
1 milyon satmış bu sene Küçük Prens. Ben Küçük Prens’i lisede almanca okudum. Daha büyük ve daha kalın bir kitap olduğunu hatırlıyorum ya da ben o zaman küçüktüm. Türkçesini geçtiğimiz seneye kadar okumamıştım. Bursa’dan İstanbul’a gelirken vapurda sıkıldım dolaşıyordum. Kitapların arasında gördüm ama üşendim sıraya girip almaya. Ertes gün Öykü Onur Tanyel aradı ve Süheyl Atay seninle görüşmek istiyor Küçük Prens ile ilgili dedi. Haydaa dedim. Buluştuk ve Süheyl Abi projeden bahsetti. Sizi heyecanlandırıyorsa beni daha çok heyecanlandırıyor ki zaten oyunculuk yapmak istiyorum ve bundan daha iyi bir ders, okul olamaz dedim. Altan Gördüm, Demet Tuncer, Meltem Cumbul, Özkan Uğur gibi isimler var. Hiçbir şey olmazsa hayatımın dersini alırım dedim. Biz onu bir turne hayaliyle tasarladık ama prodüksüyonu zor olduğu için istediğimiz haliyle yapamadık. Bir şekilde gidiyor oyun şuan ama sponsora bu konuda ihtiyaç var. Yönetmenimiz Alev Baymur’la da konuşuyoruz oyun üzerine. Oyunun her zaman arkasındayız.

Oyunculukla ilgili eğitim alıyor musunuz?
Düzenli almıyorum. O dönem Altan Abi ve Demet’ten aldığım skeç dersleri vardı onlara devam edeceğim. Şimdi bir dizi olma olasılığı var. Olmasa da derslere başlayacağım.

Bu kadar iş,eğitim, özel hayatta dengeleri nasıl koruyorsunuz?
Eşimle sürekli birlikteyiz. Çok sık seyahate çıkmaya gayret ediyoruz. İş olmayınca evde tıkılıp kalmayı sevmiyoruz. Eğer hiçbir yere gidemiyorsak İstanbul’un herhangi bir semtine gidip bir otelde kalıyoruz mesela. Hep bir değişiklik yapıyoruz ve o bizim özel hayatımızı da dengeliyor. Bir bayramda gidip Sultanahmet’te kaldık iki gece, turist moduna soktuk kendimizi. Ben turneye çıkınca orda kendimize serbest bir alan da oluyor.

Bir de baba olarak sorumluluklar var.

O apayrı bir şey. İşten ayırdığımız ilk öncelik zaten Aeron. Akşam dokuzdan önce eve gitmeye gayret ediyoruz çünkü onun uyku saati. O da iş hayatımızı şekillendirdi. Haftasonları özel bir şey turne vs olmadıkça iş almamaya çalışıyorum. Çevreme de söylüyorum özellikle pazarı tamamen eve ayırıyorum. Bu yönlendiriyor ama işten de feragat etmiyoruz.

Konuşuyor mu?
Dada bababa bir şeyler diyor.

Nasıl hissediyorsunuz?
Hayal gibi. Biri sana canlı konuşan oyuncak robot vermiş gibi. Aslında üç dört ay böyle hissettim sanki ben miniğim annem babam bana konuşan bir oyuncak aldı. Sarılmaya, sana bakmaya başladığı zaman anlıyorsun ki böyle bir şey değil bu senden bir parça. Enteresan bir durum.

Sizin insanlara, hayata dair bakışınızda bir farklılık yaratıyor mu? Genelde annelerde şu çok daha duygusal olma durumu olur ama bir baba olarak nasıl etkiliyor?
Ben çok duygusalım o açıdan beni çok daha fazla duygusal yapamaz ama çocuklara tabii ki bakış açım değişiyor. Trafikte daha dikkatli oluyorum ya da günlük hayatta daha teknik şeylerde de dikkatim artıyor. Uçak korkum iyice arttı mesela. Çocuğum oldu ve dünyayı acayip farklı görüyorum falan onlara inanmıyorum.

İstanbul kafası, üke gündemi, zaman problemleri.. Geleceğe dair ne düşünüyorsunuz?
İnsanın tabii tedirginlikleri oluyor. Son birkaç senedir Türkiye trafik kazası hiç bitmeyen bir otoyol gibi. On adımda bir bir şey oluyor. Bu günlük hayatımıza çok işlemeye başladı ve normalleştirmeye başladık. Bu beni korkutuyor ama ben umut doluyum. Geçecek, geçmek zorunda. Yazacağımız şarkılar içinde söyleyeceğimiz en önemli şey de, Manga olarak da benim için de böyle olacak. Daha pozitif nasıl bakabiliriz benim bakış açım bu. Tabii tedirginim ama günün sonunda herkes negatif ve karamsar olursa dipsiz bir kuyuya gidiyor. Ne kadar pozitif bakarsak bir yerden yeşerecektir mutlaka.

Son olarak Lemur Dergi okuyularına bir mesaj alabilir miyiz?
Çok güzel bir dergi ve bu dergiye sahip çıksın okuyucular. Türkiye için de enerjimizi iyi tutmamız lazım. Cem Yılmaz’ın filminde dediği gibi “bence her şey çok güzel olacak”!

*Röportaj Lemur Dergi Haziran sayısında yayınlanmıştır.