Koronavirüs salgını sebebiyle iki aydır gazetecilerin büyük bir bölümünün evde kalmasına rağmen birçok magazin muhabiri ve kameraman sahada çalışmaya devam ediyor. 

İnsanların eve kapandığı bu süreçte haber alma ihtiyacında artış gözlemleniyor. Peki magazine olan ilgi arttı mı? Sosyal medya ve geleneksel medya kanalları üzerinden bilgi almaya ve eğlence ihtiyacımızı karşılamaya devam ederken; bu süreçte magazin habercileri neler yaşıyor?

Türkiye’de magazin muhabirleri hastalık riski ve haber bulma zorluğuyla birlikte hâlâ dışarıda haber peşinde koşuyor. Gazeteciliğin zaman zaman ötekileştirilen parçası olan magazin servislerinde çalışan muhabirlerle çalışma koşullarını ve sürece dair gözlemlerini konuştuk. 

MAGAZİNİN MARKET DÖNEMİ

“Sokakta insan yokken, biz ünlü olanını arıyoruz.”

Magazin muhabirleri salgının başından bu yana sokaklarda çalışmaya devam ediyor. Ünlü isimler bu süreçte evlerinde olduğu için haber bulmak zorlaştı. Gece çalışan muhabirler, içerik yetersizliği sebebiyle gündüz haber aramaya devam ediyor. İnsan etkileşimi azaldıkça evde sosyal medya üzerinden içerik üretiliyor. Muhabirler eskiden restoran ve gece kulüpleri önlerinde beklerken artık market önlerinde ünlülerin alışveriş yapmaya gelmesini bekliyor. 

“Bebek’te bulunan bir şarküteri sahibi, burada çekmenizi istemiyorum, şu dönemde yapılacak iş mi başka iş yapın diye bizimle tartıştı.”

·Salgın sürecinin başından bu yana dışarıda çalışmaya devam ettiğiniz süre nedir? Çalışma saatleriniz değişti mi?

Hüseyin Altun Kanal D: 

Salgın başladığından beri sokaklardayız biz. Sadece sokağa çıkma yasaklarında çıkmıyoruz. 

Akif Yaman TV100: 

Salgın sürecinin başladığı günden bu yana çalışmaya devam ediyoruz fakat çalışma saatlerimizde esneklikler oldu.

Uğur Kotan Beyaz TV: 

Salgın ilk Kıbrıs’ta görüldüğü zaman yani Türkiye’de görülmesinden birkaç gün öncesinde iş için Kıbrıs’taydım. Dönüşte 14 gün ev karantinasi yaşadım. Sonrasında da aralıksız çalışmaya başladım. Yani çalışmaya zorunlu karantina dışında ara vermedim. Magazin olduğu için işimiz, sahada bitse de eve yansıyor. Biraz mesaisiz bir iş yaptığımız için saat veremiyorum.

Ali Keser Posta Gazetesi: 

Aslında saatte bir değişim olmadı. Gece ve gündüz ayrımı vardı. Gece kulübü, restoran, bar gibi eğlence yerleri kapatılınca magazinin en zor işini yapan gece muhabirleri de gündüz çalışmak durumunda kaldı. Haliyle gündüz sokaklarda daha kalabalığız. Eskiye göre çalışma saati olarak daha az çalışıyoruz ama evde mesai zorluyor. Çünkü sokakta haber bulamadığımız zamanlar evde sosyal medyadan haber üretiyoruz.

“Ozan Güven kapısının önünde çekildi diye bir sürü tepki gösterildi. İnsanlar bizi ünlülerin kapısında bekliyoruz zannedip tepki gösteriyor. Ozan Güven ve Cem Yılmaz’ın evinin bir arka sokağında en büyük magazin ofislerinden biri var. Ofisten çıktığın anda karşında pijamalı köpek gezdiren Ozan Güven, sevgilisiyle aracından inen Cem Yılmaz görebiliyorsun. Birinin kapısında bekleyecek olsak bu kesinlikle Tarkan olurdu.”

Magazin basını özel hayata müdahale ve mahremiyet noktasında sık sık eleştiriliyor. Gündeme gelen bazı magazin haberleri nedeniyle korona sürecinde de magazin muhabirleri ünlüleri rahatsız etmekle ve kişilerin haklarını ihlal etmekle suçlandı. Çalışma süreçlerinin olumsuz etkilendiğini söyleyen muhabirler, sosyal mesafeye dikkat etmek gerekirken haber üretmenin daha da zorlaştığını söylüyor. 

·Bu süreçte haber yapmaya çalışmanın zorlukları neler? Hangi koşullarda çalışıyorsunuz? Dışarıda neler gözlemliyorsunuz?

Hüseyin Altun Kanal D: 

Eskisi gibi restoranlar, alışveriş merkezleri ve sahil hattı yasak olduğu için iş bulmamız daha da çok zorlaştı. Eskiden restoran ve gece kulüpleri önlerinde beklenirdi. Şimdi market önlerinde bekliyoruz, alışveriş yapmaya gelirler belki diye. Kısacası daha da zorlaştı iş çekmemiz. 

Akif Yaman TV100:

Süreç aslında çok zor geçti. Özellikle ilk başlarda magazin muhabirleri olarak bütün çalışmamız ünlüler üzerine olduğu için, onların dışarıya çıkmaması ile birlikte dışarıda haber bulma konusunda zorlandık.Şirket koşulları bakımından baktığınız zaman koşullarımız iyi ve her türlü önlemlerimizi alarak sokağa çıkıyorduk.

“2-3 tane cenaze haberine gitmek zorunda kaldım. O acılı ortamlarda insanlardan uzakta durmak gerçekten çok zor oldu.”

Uğur Kotan Beyaz TV:

Haber yapmak aynı zamanda halkla ilişkilerde, temasta bulunmak, iletişim ve etkileşim yapmak demek. Yani etkileşimin azalması tabii ki olumsuz etkiledi çalışma sürecimizi. Şu anda işler pek yoğun değil ancak bu da içerik üretimi konusunda bizleri zorluyor. Sosyal mesafeye dikkat etmeye çalışıyoruz ancak son bir ayda 2-3 tane cenaze haberine gitmek zorunda kaldım. O acılı ortamlarda insanlardan uzakta durmak gerçekten çok zor oldu. Herkesin karantina sürecinde olduğu dönemlerde bizler de sağlık çalışanları gibi çalışmak zorunda kaldık. Bu durum başlarda biraz psikolojik olarak kötü etkiliyordu ancak zamanla alıştım.

Ali Keser Posta Gazetesi:

Artık magazin görüntüsü çekebileceğimiz kafeler, kulüpler yok. Galalar, basın toplantıları, reklam lansmanları vs. Sadece sokak ve caddelerde yürümekte yasak yoktu. O yüzden ilk etaplarda sadece ünlü isimlerin daha yoğun oturduğu marketlere bakmaya başladık. Mesela Bebek’te bulunan bir şarküteri sahibi, “Burada çekmenizi istemiyorum, şu dönemde yapılacak iş mi, başka iş yapın!” diye bizimle tartıştı. İnsanların yaptıkları işe bu kadar kolay karışılabilmesi çok kötü bir durum. Mesela Ozan Güven kapısının önünde çekildi diye bir sürü tepki gösterildi. İnsanlar bizi ünlülerin kapısında bekliyoruz zannedip tepki gösteriyor. Ozan Güven ve Cem Yılmaz’ın evinin bir arka sokağında en büyük magazin ofislerinden biri var. Ofisten çıktığın anda karşında pijamalı köpek gezdiren Ozan Güven, sevgilisiyle aracından inen Cem Yılmaz görebiliyorsun. Birinin kapısında bekleyecek olsak bu kesinlikle Tarkan olurdu. Kimsenin Ozan Güven’in kapısında bekleyip haber yapmak isteyeceğini düşünmüyorum.

Kurumlarının bu süreçte gerekli önlemleri aldığını ve maske, dezenfektan gibi malzemelerin çalışanlar için temin edildiğini söyleyen muhabirler maske kullanımına dikkat ediyor. Eldiven kullanımı konusunda ise görüş ayrılıkları var. 

·Virüse karşı tedbir alıyor musunuz? Kurumunuz bu konuda destek oldu mu? 

Hüseyin Altun Kanal D:

Virüs salgını ülkeye yayıldığından beri maske ve eldiven kullanmaya özen gösteriyoruz. Maske hep kullanıyoruz ama eldiven kullanmayan kişiler var hâlâ. Benim çalıştığım kurum maske verdi bize.

Akif Yaman TV100:

Çalıştığım kurum TV 100 bu konuda en büyük desteği veren kurumlardan birisi. Dışarıdaki çalışma koşullarımızı en iyi şekilde tutmaya çalıştılar ve maske, eldiven, dezenfektan, kolonya verildi. Şirket giriş çıkışları esnetildi. Özellikle bu süreçte üzerimizde hiçbir baskı görmeden çalışıyoruz.

Uğur Kotan Beyaz TV:

Kurumlar kendi imkanları dahilinde destek oluyor. Eldiven hiç takmadım koruyucu olduğuna da inanmıyorum çünkü çok geçirgen bir yapısı var. Ancak maskem, kolonyam, dezenfektanım eksik olmuyor. Yanımda onlar için sırt çantası taşıyorum.

Ali Keser Posta:

Hepimiz maske kullanmaya dikkat ediyoruz. Mikrofon taşıyan muhabir arkadaşlar eldivene de özen gösteriyor. Ben Demirören Gazetecilik’te çalışıyorum. İlk günden itibaren tüm önlemler alındı. Ofiste çalışanlar evlerinden çalışmaya başladı. Bizlere de maske ve dezenfektan gönderildi. Ve gazeteye gitmemiz yasaklanarak tüm kurumun birbiriyle olan teması kesildi.

“İşimiz gerçekten çok zordu daha da zorlaştı. Maske gözlük ve şapka kombiniyle insanları tanımak çok kolay bir şey değil. Sokakta insan yokken, biz ünlü olanını arıyoruz.”

Market önlerinde ünlülerin gelmesini bekleyen magazin muhabirleri ve kameramanlar haber içeriklerini de koronayla birlikte değiştirdi. Ünlülere karantina süreciyle ilgili sorular soruluyor veya kendi istekleriyle verdikleri haberler kullanılabiliyor. Maske gözlük ve şapkayla dolaşan ünlüleri tanımaya çalışmak da işin ayrı bir zorluğu olmuş durumda. 

·Magazin haberleri virüs sürecinde nasıl bir değişim gösterdi? Haber bulmakta zorlanıyor musunuz? 

Hüseyin Altun Kanal D:

Bütün sorular bile değişti. Artık evde karantina sürecinde neler yaptıklarını soruyoruz gördüklerimize. Aldıkları önlemler neler onlardan bahsetmelerini istiyoruz. Haber bulmakta zorlanıyoruz tabii. Çünkü her yer kapalı. 

Akif Yaman TV100:

Bu süreçte magazin değişti diyebiliriz. Kapalı olan mekanlar ve hiçbir yerin açık olmaması ile birlikte magazin de yeni bir dönem başladı diyebiliriz. Market dönemi.. İnsanlar evlerinden sadece market ihtiyaçlarını karşılamak için çıktıkları için biz de marketlerde nöbet tutmaya başladık. Haber bulmakta zorlandık tabii ki çünkü dediğim gibi ilk sürelerde sadece marketlerde insanları görebiliyorduk. İyiye gittiğimiz bu dönemde insanlar yürüyüş yapmaya, arabaları ile gezmeye başladı. Bu normalleşme sürecinde bizlere de biraz fayda sağladı.

Uğur Kotan Beyaz TV:

Haber bulmak zorlaşmadı ancak nitelikli haber bulmak zorlaştı.Şu anda sadece ünlülerin kendi istekleriyle verdikleri haberlere ulaşıp kullanabiliyoruz. Daha dolu dolu içerikler için haber takibi, dedikodu takibi, istihbarat gibi öğeler lazım. Şu an için bunlardan söz etmek biraz zor.

Ali Keser Posta Gazetesi:

Haberlerin ana maddesi korona oluyor. İnsanın gündelik hayatta her cümlesi korona olmuşken, ister istemez tüm röportajlarımız evdeki karantina süreci ve korona virüsüyle ilgili oluyor. Bu şuna ne demiş, kim kiminle nerede tarzı magazin haberleri çok aza indi. Markette görüntülendi, maskeyle önlem aldı. Kuaförler açıldığı anda soluğu kuaförde aldı gibi haberlere evrildik. İşimiz gerçekten çok zordu daha da zorlaştı. Maske gözlük ve şapka kombiniyle insanları tanımak çok kolay bir şey değil. Sokakta insan yokken, biz ünlü olanını arıyoruz.

Televizyonda magazin haberlerinin izlenme oranının düştüğünü söyleyenler de, arttığını söyleyenler de var. Türk insanının magazini sevdiği konusunda hemfikirler. 

“Eve gidince ailelerimiz var. Onlara bir şey olur diye korkuyoruz.”

·İnsanlarda magazin haberlerine karşı ilgi kaybı oldu mu? 

Hüseyin Altun Kanal D: 

İlgi kaybı şöyle oldu; hâlâ sosyal medyada magazin haberi tt olabiliyor ama reytinglerde bir düşüş olduğu gözlemlendi. 

Akif Yaman TV100:

Bence magazine hiçbir zaman ilgi azalmaz. Sadece gündemin yoğun olduğu dönemlerde arka planda gibi gözükür fakat her zaman kitlesi vardır ve geniş bir kitledir.

Uğur Kotan Beyaz TV:

İlgi kaybı olduğunu düşünmüyorum. Aksine herkes evde olduğu için TV’ler çok izleniyor. Ayrıca olumsuz haberlerden, virüs haberlerinden kaçanlar bize sığınıyor.

Ali Keser Posta Gazetesi:

Bu ülkede ne zaman bir felaket olduysa magazin haberi çarpı iki yaptı. İnsanlar bu salgın döneminde, internet sitesi tıklanmalarında, Youtube, Instagram izlenmelerinde iki kat fazla magazine yöneldi. Bizim insanımız magazini seviyor.

“Beni en çok şaşırtan kuaförler açılınca marketlerin boşalması oldu. Kuaför önlerindeki sıraları, parklarda oturup kuaför sırası bekleyen kadınları görünce aslında onların marketlerdeki kalabalık olduğunu anladım.”

İnsanların haber ihtiyacını karşılamaya devam eden muhabirler, zorlu çalışma şartlarında haber üretmeye çalışırken ünlülerden ve izleyicilerden hoşgörü ve saygı bekliyor.

·Bu süreçte sokaklarda olup çalışmaya devam etmek size nasıl hissettiriyor? Diğer muhabir ve kameramanların psikolojisi hakkında gözlemleriniz neler?

Hüseyin Altun Kanal D:

Zor bir süreçten geçiyoruz ama gazeteci kimliğimizden dolayı savaş dahi fark etmeden görevimizi yerine getirmemiz lazım. Bu süreç tabii ki herkes gibi bizim de psikolojimizi bozdu. Bir yere gidince acaba bize de bulaşır mı sorunu bizde de var. Sonuçta eve gidince ailelerimiz var. Onlara bir şey olur diye korkuyoruz. 

Bazı sanatçılar görüntü vermemek için hep sağlık ve salgını bahane ederek bizi halkı karşı karşıya bırakıyorlar. Bu yüzden bu süreçte bazı kesimlerden tepkiler de alıyoruz.

Akif Yaman TV100:

Bu sorunun cevabını her muhabir ve kameraman farklı verebilir. Ben medya sektöründe çalışan birisi olarak tabii ki böyle kötü günler görmeyi hayal etmiyordum ama biliyorum ki, biz medya çalışanları olarak her koşulda dışarıda olmak zorundayız. Bu sadece virüs değil; başka nedenler, başka zorluklar olsa bile vatandaşlarımıza, insanlarımıza haber götürmeliyiz. Bunu sadece bir magazin muhabiri olarak değil bir muhabir olarak söylüyorum. 

Çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte biz sokakta haber peşinde koşmaya devam ettik. Evet herkesin psikolojisi iyi değildi fakat aynı gemide olduğumuz ünlülerin özellikle bazılarının bize biraz daha hoşgörüyle davranmalarını bekledik. Bazıları da aksine bu süreçte bize çok yardımcı oldu. Bu konuyla alakalı en güzel örnek Erkan Kolçak Köstendil’in  İbrahim Selim’in  programda sorulan “Zevk alarak magazin takip ediyor musun yoksa hiç işim olmaz mı diyorsun?” sorusuna verdiği cevaptır. ‘’Vallahi hiç işim olmaz da demiyorum. Gizli zevk alarak da takip etmiyorum. Magazin ile hiç işim olmaz nasıl diyebiliriz ki? Diyemeyiz, imkanı yok. Çok fazla kültür sanat programı kalmadı. Esasında bizim filmlerimizin, oyunlarımızın galalarına gelenler aynı magazin muhabirleri. Bize oyunlarımız ile filmlerimiz ile sorular soran magazin muhabirleri ile iç içeyiz.

“Salgının başlarında ilk kez İstanbul’u bu kadar sessiz ve kimsesiz gördük. İnanılmaz bir tecrübeydi.”

Uğur Kotan Beyaz TV:

Başlarda herkes evdeyken çalışmak biraz psikolojik baskı yaratıyordu ancak sonradan hareket imkanımızın olmasını avantaj olarak gördüm. Yeterince korunabildiğimiz sürece sokaklarda olmak, insanlara haber ulaştırmak oldukça keyif verici.

Ali Keser Posta Gazetesi:

Bizim açımızdan hiçbir şey değişmedi. İlk başlarda bizim sokakta ne işimiz var diye düşündük ama insanların habere ihtiyacı var ve biz bunu sağlıyoruz. Yani bize sokakta ihtiyaç var. Yapılması gerekende buydu. Salgının başlarında ilk kez İstanbul’u bu kadar sessiz ve kimsesiz gördük. İnanılmaz bir tecrübeydi. Hafta sonu sokağa çıkma yasağının ardından insanlar salgın bitmiş gibi caddelere akmaya başladı. İki aydır marketler dolup taştı. Beni en çok şaşırtan kuaförler açılınca marketlerin boşalması oldu. Kuaför önlerindeki sıraları, parklarda oturup kuaför sırası bekleyen kadınları görünce aslında onların marketlerdeki kalabalık olduğunu anladım. 

Ünlü isimler diye genelleme yapmıyorum ama onlar magazinciler diye yapıyor. Her insanın bir karakteri var. Benim için iş adamına iyi davranıp, garsona kötü davranan insanın karakterinde bir sorun vardır. Bunu bir ünlü isim yapıyorsa diğerlerine mal edemem. Ama ünlüler tarafında bir genelleme var, birisi Elçin Sangu hakkında kötü bir haber yaptıysa tüm magazinciler bu şekilde diye hepimize ateş püskürüyor. Biz sevgilin bize kaba davranıyor diye sana tepki gösteriyor muyuz? 

Başka iş bulun bu iş yapılır mı? diyenler var. Ama ilk çıktığı zamanlar Televole’ye ağzında iple araç çektiği günlerini izledim. O zaman saygı duyuyordun bu mesleğe, şimdi şöhret oldun ihtiyacın kalmadı.