Web3 ve Web 3.0 olarak da yazılan “Web 3” blokzinciri teknolojisine dayalı bir dünya çapında ağ (world wide web – www) olarak tanımlanıyor. İlk kez Ethereum’un kurucularından Gavin Wood’un 2014’te kullandığı “Web 3” terimi, “token” denilen blok birimleri esas aldığı için günümüzdeki merkeziyetçilikten uzak olan yepyeni bir internet anlamına geliyor. Bu üçüncü nesil internet, 1990’lardan beri konuşulan “anlamsal ağ” kavramıyla da ilişkilendiriliyor. Peki, Web 3 toplum için ne anlama geliyor ve medyayı nasıl etkileyebilir? Prof. Dr. Cem S. Sütçü, Prof. Dr. Deniz Yengin ve mühendis/yazar Buğra Ayan’a bunu sorduk.
Bilgisayar ve iletişim wteknolojilerinin hızlı gelişmesinin altında iki temel unsur var: Donanım ve yazılım. Donanım sayesinde daha hızlı cihazlar üretilirken yazılım sayesinde üretilen cihazlar daha verimli ve etkili hâle geliyor. Önemini gittikçe artıran bilişim kavramı ise donanım ve yazılıma iki önemli unsuru dâhil ediyor: İnsan ve toplum.
İnternetin tarihi ABD Savunma Bakanlığı’nın iç iletişimdeki ihtiyaçlarını karşılamak için 1960’larda geliştirilen ARPANET ile başladı. Veri iletişiminin ilk adımlarınına atıldığı bu girişimin ardından 1980 yılında Avrupa Nükleer Araştırmalar Örgütü’ndeki (CERN) araştırmacılar bilgilerini ve belgelerini birbirleriyle paylaşmak için ENQUIRE isimli bir sistem tasarladı.
CERN’de bilgisayar bilimcisi olarak çalışan Tim Berners-Lee, HTML (HyperText Markup Language) adlı etiket dilini 1989’da geliştirerek “www” olarak kullandığımız “The World Wide Web” paylaşım sistemini kurdu ve böylece internetin topluma ulaşması mümkün oldu.
“Web 2.0” 18 yıl önce doğmuştu
İnternetin ilk sürümü olan Web 1.0‘da bilgi tek bir sunucu bilgisayardan dağıtılırken kullanıcıyla web sitesi arasında bir etkileşim mümkün değildi. Kapasitesi düşük ve yavaş bilgisayarlarla çevrim içi olunan bu dönemde interneti daha çok kurumlar kullanıyordu.
İnternetin bu emekleme döneminin ardından Tim O’Reilly tarafından 2004 yılında ortaya atılan Web 2.0 ile kullanıcıların programlama dili bilmeden de internet dünyasında yer almaları, web sitesi açmaları, sitelerin kullanıcılar ile etkileşime girmeleri ve kendi içeriklerini üretmeleri sağlandı. Böylece bugün hayatımızda büyük yer kaplayan sosyal ağların da yolu açıldı.
Bu süreç Web 2.0’ın bir özelliği olan “büyük veri” kavramını karşımıza çıkardı. Algoritmalar ile takip etmeler, öneriler, yönlendirmeler yaşanmaya başladı. Etkileşimin ön planda olduğu bu iletişim döneminin hâlâ içindeyiz ancak yeni bir döneme evriliyoruz. Facebook’un adını Meta olarak değiştirmesi ile alevlenen “metaverse” tartışmaları ile birlikte Web 3 kavramını daha çok duymaya başladık.
Web 3, verilerin merkeziyetsiz şekilde bağlanması, metaverse için bir altyapı sağlaması ve bir “dapp” (merkeziyetsiz uygulama – decentralized app) olması itibarıyla üretilen içeriklerin gelirlerini sadece üreticinin alacak olması sayesinde daha özgür bir dijital dünya olarak görülüyor. Ancak Elon Musk’ın Twitter’da yaptığı Web 3.0 yorumlarında olduğu gibi bu kavrama pazarlama taktiği olarak bakanlar da var.
Bugün Web 3‘ü konuşsak da farklı teknolojilerle birlikte kullanılacak çok daha akıllı ve makinelerin birbiriyle iletişime geçip insan faktörünü aradan çıkararak çalışabildiği bir dördüncü nesil web teknolojisi bilişim camiasında konuşuluyor ve hatta Tim Berners Lee 2009 yılında yaptığı TED konuşması ile “duyguların interneti” dediği Web 5.0’ı tanımlamıştı bile.https://www.youtube.com/embed/OM6XIICm_qo?version=3&rel=1&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&fs=1&hl=tr-TR&autohide=2&wmode=transparent
Bugün kullanılan web’in yeni ve geliştirilmiş hâlini ifade eden Web 3, bir veri yığını olan World Wide Web’in anlamlı hâle gelmesidir. Web’in babası Berners-Lee 2008’de verdiği röportajda şöyle diyor:
- Web için bir hayalim var, öyle ki bilgisayarlar web üzerindeki bütün veriyi, içerikler, linkler ve insanlarla bilgisayarlar arasındaki bütün işlemler gibi, analiz etmeye muktedir olacak. Henüz ortaya çıkmamış olsa da, ortaya çıktığı zaman Semantik Web [Anlamsal Ağ] ticaretin günlük mekanizmaları, bürokrasi ve günlük yaşamlarımız birbiri ile konuşan makineler tarafından yürütülecek. İnsanlığın asırlardır konuşup durduğu “akıllı ajanlar” nihayet gerçekleşecek.
Berners Lee’nin ifade ettiği gibi insanlar hakkında çok şey bilecek akıllı bir asistan rolünü üstlenecek Web 3 teknolojileri içerisinde yapay zekâ, veri madenciliği, bağlantılı veri, doğal dil işleme, anlamsal arama ve anlamsal ağ hizmetleri gibi alanlar bulunuyor.
Web 1 ile okuduk, Web 2 ile yazdık, Web 3 ile veriye sahip çıkacağız
Web 3 teknolojisi ile web siteleri üzerinden makinelerin okuyup anlayıp yorum yapabildiği, bilgi çıkarımında bulunduğu, karmaşık sorgularda dahi faydalı olabilen ve daha etkili sonuçlar veren arama motorları sayesinde bilgiye daha hızlı ve kolay ulaşmak mümkün olacak. Makinelerin verileri insanlar gibi yorumlayabilmesi bilgiye dair süreçlerde, ticarette, eğitimde ve daha birçok alanda etkili olacak. Grayscale Metaverse Kasım 2021 raporunda Web 1, 2 ve 3 dönemleri beş kategoride şöyle özetlendi:
- Etkileşim Web 1 okuma temelliyken, Web 2 okuma ve yazmaya, Web 3 ise verine sahip çıkmaya dönüşüyor.
- Medya yapısı Web 1’de sayfalardan oluşuyorken, Web 2’de etkileşimli içeriklere, Web 3’te ise görsel ekonomiye dönüşüyor.
- Web 1’de firmalardan oluşan organizasyon şekli Web 2’de platformlara, Web 3’de ağlara yöneliyor.
- Altyapı olarak Web 1’de kişisel bilgisayarlar, Web 2’de bulut ve mobil kullanılırken Web 3’de blokzinciri bulutuna evriliyor.
- Kontrol konusunda Web 1’de web sayfaları arasında bağlantılar sınırlıyken Web 2 merkezileşmeyi sağlıyor. Web 3 ise veri güvenliği sorununa çözüm getiriyor.
Peki Web 3 gazeteciler ve medya çalışanları nasıl yorumlamalı? Bu konuda nasıl uygulamalar var? Avantajlar ve dezavantajlar neler olacak? Marmara Üniversitesi Bilişim Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Cem S. Sütçü, İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Yengin ve mühendis/yazar Buğra Ayan ile konuştuk.
Anlamsal ağlar, algoritmalar ve “meta gazeteler”
Cem Sefa Sütçü Web 3 ile ilgili beklentilerin neredeyse her alanda çok yüksek olduğunu söylüyor ve gazetecilikteki evrilmeyi şöyle anlatıyor:
- Web 3 semantik (anlambilimsel) web demek. Yani bugüne kadar web üzerinde enformasyon tutarken artık bu enformasyondan anlam çıkaran yorumlayıcı araçlar ve sistemler de görmeye başlayacağız. Hatta bizim yerimize düşünüp karar veren sistemlere, yapay zekâ ve algoritmalara doğru bir kayış olması bekleniyor. Bunun ilk örneklerini veri gazeteciliği kavramında gördük. Haberde daha çok somut verilere ağırlık vermek ve verileri görselleştirerek daha anlamlı hâle getirmek çabasına şahit olduk. Bir başka gelişme ise robot gazetecilik ve robot haber sunuculuğu konularında yaşanıyor. Bazı standart haberlerin rutin olarak toplanmasının ve sunumunun algoritmalar tarafından gerçekleştirilebilmesi anlamına gelen bu yeni gazetecilik türü belki de endüstride olduğu gibi gazetecilik alanında da bazı işlerin algoritmalara terk edileceği anlamına gelebilir.
Deniz Yengin, Web 3 ile kontrolün insandan yazılımlara geçişinin altını çizerken şöyle diyor:
- Teknolojiyle birlikte sürekli olarak iş kolları da kendini güncellemekte, gazetecilik ve medya sektörü için de akıllı uygulamalar, robot gazeteciliği, yapay zekâ uygulamaları gibi sektörün dinamiklerini güncelleyen yapılar ortaya çıkıyor. Gazeteler nasıl fiziksel dağıtımdan dijital dağıtım özelliğine evrildiyse, aynı şekilde medya çalışanları için de anlamsal web uygulamalarına geçiş sancılı olsa bile en yakın sürede gerçekleşecektir.
Tıpkı Web 2.0’da sosyal ağların yaptığı gibi, metaverse kavramının da Web 3‘ün toplumun tüm kesimlerinde karşılık bulacak pratik uygulamalarından biri olduğunu söyleyen Buğra Ayan, “meta gazetelerden” bahsediyor:
- Web 3’ün ilerleyen aşamalarında kurulacak “metaverse” olarak bilinen metaevren, aynı zamanda dijital medya için başlı başına bir gündem olacaktır. 3 boyutlu sosyal ağ gibi düşünülebilecek bu evrende arzı sınırlı dijital varlıklar üretilebilecek. Örneğin bu metaevrende karakterlerin gelip çeşitli ücretsiz bilgiler edindiği bir “meta gazete” olduğunu düşünelim. Metaevrendeki bu binanın önüne reklam panosu konularak reklam gelirleri elde edilebilecek.
Ayan, kullanıcı etkileşimli internet sitelerinin öne çıktığı Web 2 dönemindeki sosyal ağlar, dijital reklamcılık, dijital medya gibi alanların hızla geliştiğini, bu dönemde internet sitelerinin gelirlerinin hızla arttığını ve birçok fonksiyon kazandıklarını hatırlatıyor.
- Özellikle beğeni, yorum gibi sosyal etkileşimlerin odağında gelişen ekosistem kullanıcıların birbirine finansal motivasyon gönderebileceği bir altyapıyı ise sağlayamadı. Ayrıca kullanıcılar dijital mülkiyet noktasında bir varlık elde edemedi. Örneğin halihazırda büyük medya organlarının sosyal medya hesaplarının dahi bütün mülkiyeti sosyal medya şirketlerine aittir. Benzer şekilde oyun endüstrisinde veya dijital varlık olabilecek her alanda kullanıcının henüz bir mülkiyeti bulunmuyor. Önümüzdeki 15 yıl finansal motivasyon aktarımı ve dijital mülkiyet internetin ana gündemleri olacaktır.
- Gazetecilerin ürettikleri içerikler karşısındaki finansmanlarını noktadan noktaya, aracısız hâle getirmek için altyapı sunacaktır. Örneğin bugün YouTube’dan elde edilen sistem yarı aracılı bir sistem, arada Google otoritesi var. Dolayısıyla kesinti ve şeffaflık sorunu. Bunlar ortadan kalkacaktır.
Dijital mülkiyet, yapay zekâ, kaynak güvenilirliği ve şeffaflık
Sütçü, Web 3’ün işini iyi yapmak isteyen gazeteciler için önemli avantajlar getirdiğini savunuyor:
- Gazetecilerin günümüzde globalleşen dünyada bir konuyu araştırırken karşılaştıkları karmaşık ilişkiler ağını ve bunun sonucu ortaya çıkan büyük veriyi analiz etmek, onları sınıflandırmak ve aralarındaki ilişkileri anlamlandırabilmek için çok çeşitli araçlar kullanmaları mümkün olabilecek. Ayrıca, Web 3’e entegre bir şekilde var olacak blokzinciri sistemleri sayesinde bir haberi araştırırken verilere ulaşmak ve onların doğruluğunu teyit etmek daha kolay ve hızlı olacak. Veri kaynaklarının güvenilirliği, gizliliği ve teyidi garanti altına alınabilmiş olacak.
Yengin ise haber üretim süreçlerindeki zaman yönetimi ve hız faydasına dikkat çekiyor:
- Örneğin futbol müsabakası tamamlandıktan sonra sonuca, yorumlara ve yüzdelere göre yapay zekâ algoritmasıyla yorum yapıp haber hazırlanması gazetecilerin işini kolaylaştıracaktır. Belki de buradaki en zorlayıcı süreç skora bağlı yorumdan çok his ve futbol bilgisine göre olayları ve kararları yorumlayabilmek. Bu gibi durumlarda gazetecinin editöryel bir destek sağlaması önemli olacaktır. Gazeteciler için algoritmalar sayesinde verilerin detaylı toplanarak analiz edilmesi de haber üretim süreçlerindeki zaman yönetimini kolaylaştıracaktır. Bu sayede gazeteciler veriler içinde boğulmadan daha nitelikli haberler üretebileceklerdir. Bu fırsatlardan yararlanabilmenin ilk şartı da teknoloji okuryazarlığının da ileri düzeyde olmasıdır.
“Yapay zekâ uygulamaları, gazetecilerin gerçek zamanlı olarak verileri kontrol etmesi ve otomatik haber içeriği oluşturması amacıyla kullanılıyor. Haber yapmak, bir anlamda gerçeği ortaya çıkarmak için büyük veri kümelerinin toplanmasını ve analiz edilmesini içerdiğinden, yapay zeka teknolojisinden bu amaçla yararlanmaktadır” diyen Cem Sefa Sütçü, veri gazeteciliği uygulamalarından bahsederek, Türkiye’de voyd.org.tr’nin bilgilendirici çalışmalarını örnek gösteriyor.
Veri gazeteciliği, robot muhabirler, NFT ve “Medya 3.0”
Özellikle blokzinciri teknolojilerinin gazeteciliğe uyarlanarak haberde kişiselleştirme, güven ve şeffaflık konularında iyileştirmeler yapılmasına yönelik çalışmalardan Avrupa Birliği’nin Project CPN isimli projesine atıfta bulunan Sütçü, bu teknolojilerin kullanımıyla okuyucunun/izleyicinin aradığı habere ulaşmasının kolaylaştığını ve reklam verenlerin de reklamlarını doğru okuyucuya/izleyiciye gösterebilmelerinin mümkün olabileceğini söylüyor.
Web 3 teknolojilerinin kullanıldığı habercilik uygulamalarını “Bu alanda Amerika ve İngiltere’de örnekler (Associated Press, Washington Post, Bloomberg, Forbes, Yahoo, LA Times vb.) bulunuyor. Associated Press, Forbes Medya, Yahoo gibi haber kuruluşları yazılım firmalarından destek alıyor. Associated Press gazetecilerin yaptığı işin önemli bir bölümü ‘algoritmalara’ devretti. Bu çalışmalardan elde edilen verilere göre anlık olarak toplam 3.000 haber metni yazan robot gazetecilerin, bir gazetecinin yazabileceğinden 10 kat daha fazla haber yazdığı ifade edildi.” şeklinde aktaran Yengin, bu sayıların da gelecekte daha da artacağı yorumunu yapıyor.
“Medya 3.0” kavramını kullanan Buğra Ayan, öncelikle reklam aşamasını açıklıyor:
- Halihazırda bir haber sitesine girdiğimizde bizi kimi market ürünü kimisi elektronik ürün olan çeşitli ilanlar karşılıyor. Web 2.0 evresindeki reklamcılık mantığı şuydu. Platform reklamı gösterir. Reklama tıklanması karşılığında gelir elde eder. Çok spesifik modellerde ise ürün satışından gelir elde edebilir. Fakat bunların finansal arka planı şeffaf değildir ve hantaldır. Google’ın veya diğer şirketlerin size sunduğu istatistiklere güvenmek zorundasınızdır. Ödemeler de belli periyotlar sonunda yapılıyor.
- Web 3.0 aşamasında bir medya organının internet sitesindeki bir reklam ise şu şekilde olabilecektir: Örneğin kitap size reklam verdi. Kullanıcı kitaba tıklayıp satın al dediğinde internet tarayıcında açılacak cüzdan eklentisiyle bir ödeme yapacaktır. Bu ödemenin bağlı bulunduğu akıllı kontrat üzerinden o anda ve şeffaf bir şekilde medya organının hesabına ödeme önceden belirlenen oranda geçecektir. Benzer şekilde fiyatı çok yüksek ürünlerin satışında da akıllı kontratlar ile gelir elde edilebilecektir. Bu da aslında o medya organının hedef kitlesiyle iletişimini farklı bir seviyeye taşıyacaktır.
Web 3, örneğin bir köşe yazarını nasıl etkileyebilir?
Ayan, yeni dönemle birlikte köşe yazarlarının gelir şeklinde gerçekleşecek benzer bir değişimi şu şekilde anlatıyor:
- Köşe yazarlarına medya şirketleri tarafından ödemeler yapılmaktadır. Bu yazarların yazıları internet sitelerine konulmakta ve yüksek görüntülemeler alsa dahi bu gelirler çok küçük reklam gelirlerine dönüşmektedir. Web3 aşamasında yazarın köşe yazısının belli yüzdelik bir bölümü okura açık olacak, devamını görüntülemek için kullanıcı cüzdanı ile bağlanıp 10 kuruş gibi çok cüzi ödemeler yapacaktır. Bu ödemeler bir akıllı kontrata yapılacak ve internet sitesinin sunucu giderlerine belli bir yüzde ayrıldıktan sonra yazarın hesabına anında aktarılacaktır. Gelecek çok yüksek sayıdaki mikro ödemeler ile yazarların finansmanı okurlar tarafından sağlanabilecektir.
Web 2.0’da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleşen sosyal etkileşimlerin de değişime uğrayacağını ifade eden Ayan, beğeni ve yorum temelli sosyal motivasyonun finansal motivasyon aşamasını geçeceğini söylüyor:
- Örneğin bir medya organında yayınlanan bir fotoğraf beğeni rekorları kırabiliyordu. Fakat finansal anlamda bir karşılığı yoktu. Web3 aşamasında bu fotoğrafları veya diğer medya öğelerini NFT olarak blok zincire kaydedebilecek ve haberin altında NFT adresini paylaşabileceğiz. Örneğin telif hakları bir medya organına ait olan bir İstanbul fotoğrafı sitede paylaşıldı ve çok beğeni aldı. NFT olarak da haberin alt tarafında yer alacak bu görseli örneğin X isimli biri aldığında tüm okuyucular X’in buna önem verdiğini görecek ve anlık bir dijital sanat üretimi olacaktır. Bu sayede görseller üzerinden gelir elde edilmesi mümkün olacaktır. Burada da akıllı kontratlar ile satın alma anında ödemenin bir kısmı fotoğrafçıya bir kısmı medya organına gidebilir. Bu sayede birçok kişi değerli olacağını düşündükleri fotoğraflarını akıllı kontratla yayınlamak şartıyla bu medya organına da getirebilir.
Blokzincir, kriptoparalar ve gazetecilik
Londra Ekonomi Okulu’nun (LSE) “Polis” isimli düşünce kuruluşunda blokzincirinin gazetecilikteki kullanım alanlarına yönelik araştırma yapan Mattias Erkkila’ya göre bu teknolojilerin avantajları şöyle sıralanıyor:
- Düşük veya ücretsiz işlemlerle yaygın olarak kullanılan bir kripto para birimi, medya ürünleri için çok küçük miktarların ücretlendirilmesini kolaylaştıracaktır.
- Bir kriptopara veya blok birim (token), medya şirketlerinin kullanıcıları işbirliği ve içerik oluşturmaya teşvik etmesini de kolaylaştırabilir.
- Otomatikleştirilmiş içerik ve hak yönetimi pazarı oluşturabilir. İçeriğin kaynağını ve bütünlüğünü kontrol etmeye yönelik araçlar sağlayabilir.
- Tek bir sunucu hatasının içeriğin kendisini kaldırmayacağı anlamına gelen dağıtılmış bir yayın ortamı sağlayabilir.
- Sansüre karşı dağıtılmış bir yayıncılık ortamı sağlayabilir.
- Merkezi olmayan bir yayıncılık platformu sağlayabilir. Diğer bir deyişle, “merkezi mülkiyet ve kontrol olmaksızın Facebook veya Google.”
- Bugünkü internetten daha merkezi olmayan ve demokratik bir ağ, muhtemelen gazetecilik örgütlerinin lehine çalışacaktır. Genellikle Web 3.0 olarak adlandırılan bu platform, kullanıcıların kimliklerine ve verilerine sahip çıkmalarına izin verecek ve bu da medya şirketleri ile artık kullanıcı kimliklerini ve kullanıcı verilerini kontrol eden internet devleri arasındaki oyun alanını yeniden eşitleyecektir.
Erkkila’nın sözlerinde işaret ettiği noktayı vurgulayan Sütçü, “Acaba Google, Facebook, Apple gibi şirketler bu merkeziyetsizliğe ve demokratik bir ağ yapısına ne kadar izin verecektir? Facebook’un adını Meta olarak değiştirmesi buna kolay kolay izin vermeyeceğini ve ipleri hala elinde tutmak istediğini göstermektedir” diyor.
Yengin ise etik konusunda yaşanabilecek sorunlara karşı şöyle uyarıyor:
- Yazılım tarafından üretilen çokça haber olacaktır. Ancak, her haberin kontrol de edilmesi gerekmektedir. Editöryel kontrol etik kodlar açısından önemlidir. Haberi üreten kadar haberi tüketen için kalite gerekmektedir. Hızlı ve daha fazla haber içeriği kaliteli içerik üretimini sınırlandıracaktır. Bu tür haberlerde eleştirel bir yapıdan uzak olacağı için nesnel bir yapıyla sunulması okuyucu için gelecekte sorunlu bir süreç yaratacaktır.
Yengin bununla birlikte dijital dünyayı takip edip kendini bu alanda geliştirmeyen gazeteciler için de bir işsizlik kaygısı doğacağını belirtiyor.
Gazetecilik altyapısı Web 3 ile kendisini yenilemeli
Dijital okuryazarlığının öneminin arttığı teknolojik gelişmelere adapte olabilmek için gazeteciler ve diğer medya çalışanlarına önemli ödevler düşüyor. “Şimdi biz üç boyutlu yazıcıyı düşününce biraz ilginç geliyor. Yazıcıdan kâğıt çıkar, araba mı basılıyor diyoruz. Aynı şekilde Web2’den Web3’e geçerken de kimliklerimiz boyut değiştirecek. Bir Web3 kimliği içinde sahip olduğumuz ikame edilebilir kripto varlıklar, ikame edilemez kripto varlıklar, DAO hakları, oyun varlıkları, sosyal ağ kimlikleri gibi birçok şey olacaktır” diyen Ayan, şu an biraz flu görünse de zamanla bunun ne olduğunu daha iyi anlayacağımızı söylüyor.
Web 3 ve ilgili teknolojiler alanında sadece gazetecilikte değil finans, işletmecilik ve eğitim alanlarında da önemli dönüşümler yaşandığını dile getiren Sütçü, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının bu dönüşümleri yakından takip etmeleri ve bu teknolojileri uygulamaya çalışmalarının çağı yakalamaları açısından çok önemli olduğunu ifade ediyor. “Web3, yapay zekâ ve blokzinciri teknolojilerinin oldukça karmaşık ve anlaşılmalarının güç olması gazetecilerin bu konulara adaptasyonunu da güçleştirmektedir. Ülkemizde üniversitelerde verilen İletişim eğitiminin sözel puan ile gelen öğrencilere yönelik olması da bu adaptasyonu güçleştiren etkenlerdendir. Günümüzde ilkokullarda bile kodlama ve robotik gibi eğitimler verilirken iletişim fakültelerinde istatistik, kodlama, yapay zekâ ve blokzinciri konularına yönelik müfredatta yer almaması önemli bir eksikliktir” diyen Cem Sefa Sütçü, internet üzerinde gazetecilerin faydalanabileceği birçok ücretsiz eğitim olduğunu hatırlatıyor.
Yengin ise bu süreçte herkese görev düştüğünü; öğrencisinden editörüne, öğretim üyesinden bölümlerine, medya yöneticilerinden yazılım mühendislerine kadar herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyor:
- Gazeteciler; gazetecilik altyapısına iletişim hukuku, teknoloji okuryazarlığı, algoritma kontrolü, yapay zekâ ve etik alanlarında kendisini kesinlikle yenilemelidir. Analog dünya dijital dünyaya, dijital dünya da karma gerçeklik dünyasına evrilmektedir. Gerçek kimlikler yakın bir zamanda sanal kimlik ve avatarlar dünyasında temsil edilecek. Metaverse içinde bile bireyler kendilerine arsa almaya başladılar bile. Bu noktada yapay zekâ ve algoritmalar her yerde olacağı için kendimizi buna hazırlamamız ve alıştırmamız iyi olacaktır. Teknoloji yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olmaya hep devam edecektir. Bu doğrultuda “bugünün yenisi yarının eskisi” ilkesi unutulmadan gazetecilik tarihinin de kendini güncellediği unutulmamalıdır.